Hayatın kirden, pastan, derin acılardan, kısır döngülerden ibaret olmadığını.. Denizin, bulutların, yağmur serinliğinin, uzunca yürümenin, nazlı nazlı doğan güneşin, bembeyaz papatyaların, dumanı üstünde bir yemeği servis etmenin, bir anne ile kızını birbirlerine sarılırken izlemenin, bir şeyler yaratmanın, yaratabilmenin daha gerçek olduğu bir hayata ait olmanın verdiği mutluluğu unutmayın. Evet, çok fazla acı var bu memlekette, çoğu acı bu acıların karşılığında çiğ duracak elbet. İnsanlar sokaklarda gaz bombalarından etkilenir, yaralanır, hatta ölürken sen hangi acından bahsedeceksin karşısında ? Aşk acından mı ? Bel ağrından mı ? Her gün haber bültenlerinde dönen bin bir türlü dolabın, pisliğin farkında olurken, bilirken ve hiç bir şekilde dürüstlüklerine inanmadığın adamların göz göre göre haklını, ülkeni sömürdüğünü izlerken hangi vücut ağrından bahsedeceksin? Hepsi toz bulutu olacak, acıları ayırt etmeyi öğrenen ve öğretilen insanlarız artık biz. Tüm bu kirliliğin, pis ...